İki insanın hayatını birleştirmeye karar verdiği andan itibaren başlayan heyecan dolu dakikalar düğün adetleri ile daha güzel ve keyifli geçmektedir.

 Evlilik bir toplumun en kutsal değerleri arasında yer aldığından dolayı bu süreçte pek çok geleneksel durumla karşılaşmak mümkündür. Benzer şekilde gelenek ve görenekler milletin en önemli değerleridir. Adetler, gelenek ve görenekler toplumların kişiliklerinin şekillenmesinde büyük rol oynar. Bunların devamı kültürlerin yaşatılmasında değerlerin atlanılmaması da önemlidir. Her toplumun kendine özel günümüze taşıdığı adetleri vardır. Gençlerinde elinden geldiğince bunları yaşatmaya devam etmesi gerekir. Türk kültüründe özellikle düğün adetleri çok fazladır her yöreye göre değişiklik göstermekle birlikte belli başlı değişmeyenleri vardır.

Düğün adetleri nelerdir? sorusunun cevabı sadece ülkeden ülkeye ya da dinden dine değil yöreler arasında bile farklı olmaktadır. Dünya genelinde yaygın olarak herkesin kabul ettiği düğün nişan adetleri artık evlenen çiftler ya da müstakbel kayınvalide ve kayınpeder adayları için olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır. Gelenek ve göreneklerin topluma göre şekillendiği göz önünde bulundurulduğunda evlilik de her yöreye göre ayrı bir kültürel seremoni olarak görülebilir. Düğün adetlerimiz belirli koşullar altında sürdürülmesi gereken, geçmişin tozlu sayfalarına hapsolmayı haketmeyen, ,iyi niyet ve dilekler içeren adetler olduğundan dolayı gençlerin bu adetleri unutmaması önemlidir. Türk kültüründe de çok sayıda ve birbirinden farklı düğün adetleri olsa da en genel düğün adetlerimiz yöreden, dilden ve dinden bağımsız sadece insan olmanın iyiliğini taşıyanlardır. Yöresel eğlenceler, dini ritüeller ve inançlar ise kişilerin bireysel veya topluluk olarak inandıklarını yerine getirmenin mutluluğunu yaşamalarını sağlayan ancak çok fazla yaygınlaşmayan düğün adetleridir.

Düğün Adetlerimizin Bazıları;

Gelinlik Neden Beyazdır?

Evlilik kurumu oldukça eski olduğunda dolayı gelinliğin tarihi de evlilik kadar eskidir. Gelinler tarafından gelinlik giyilmesi geleneği Eski Mısır’a kadar gitmektedir. Beyaz renk ketenden yapılan gelinlikler günümüz gelinliklerine benzemese de Mısırlı gelinler tarafından tercih edilirdi. Mısır’dan Eski Yunan’a doğru ilerlendiğinde burada da evlenen kadınların beyaz elbiseler giydiği görülmektedir. Bu dönemde tercih edilen gelinliklerin beyaz olmasının temelinde beyaz rengin kutlamayı temsil etmesi yer almaktadır. Eski Roma’da devam eden beyaz kaftan ile birlikte giyilen sarı gelinlik geleneği günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Beyaz renk Romalılar zamanında beri kutlamaların rengidir. O dönemden beri gelinler beyaz tercih etmişlerdir geleneğin sürdürülmesi biraz da beyazın saflığı ve temizliğindendir. 16. yüzyılda modern hali yaygınlaşmaya başlayan gelinlik modelleri olsa da günümüzdeki gelinlik tasarımlarının ilhamı olan model 5.5 metre kuyruğa sahip beyaz saten bir gelinlik olmuştur. Bu gelinlik İngiliz kraliçesi Victoria tarafından giyilmiştir. Saflığın ve masumiyetin timsali olan beyaz bu düğünden sonra yaygınlaşmıştır.

Düğün Pastası Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Düğün adetlerimiz arasında şüphesiz en tatlısı devasa ve leziz düğün pastalarıdır. Bu lezzetin gelenek haline gelmesi de tıpkı gelinlikte olduğu gibi oldukça eskilere dayanan bir süreçte gerçekleşmiştir. Bu gelenek Antik Roma’da yeni evlilerin başından kırılmış ekmek atılmasıyla başlamıştır. Eski dönemlerde çörekler,küçük kekler düğünlerde bereketine inanıldığı için gelinin başından aşağı dökülürmüş.Sonraları bu kekleri Fransız aşçıların geliştirmesiyle süslü pastalar haline gelmiştir. Aşçıların müdahalesi ile düğün pastası Ortaçağ’da gerçek lezzetine kavuşmaya başlamıştır. İngiltere’de gelin ve damadın uzun ömürlü ve mutlu olmaları için düğün pastasının önünde mükemmel bir öpücüğe ihtiyaçları olduğu düşünülür. Evliliğin ve mutluluğun uzunluğu da düğün pastasının yüksekliği ile garanti altına alınır. Durum böyle olunca düğün pastası olarak Croquembouche adı verilen lezzetli bir ortaya atıldır. Croquembouche profiterol benzeri hamur topları ile yapılan bir düğün pastasıdır ve gelin ile damat bu pastadan aldıkları bir hamur topunu düşürmeden ya da çiğnemeden öpüşmek zorundadır. Bu eğlenceli düğün adeti Türk düğün adetleri arasında yer almasa da yüksek katlı ve lezzetli pastalar bizim düğünlerimizin de vazgeçilmezidir.

Gelin Neden Buketini Havaya Atar?

Gelinin buketini havaya atma geleneği yurtdışında biraz karmaşık olsa da ülkemizde oldukça kolay ve eğlenceli düğün adetleri arasında yer almaktadır. Tören sonrasında omzunun üzerinden gelinin çiçeği atması adettir. İnanılışa göre gelinin attığı buketi tutan bekar kızın kısmeti açılacağına evlenileceğine inanılır. Ülke sınırlarından biraz uzaklaştığımızda durum karışmaya başlar. Gelin çiçeği ile birlikte gelinin düğünde geleneksel olarak taktığı jartiyeri de atılır. Çiçeği gelin, jartiyeri damat atar. Çiçek eğer gelenekler gereğince nişanlı olan kızlara atılıyorsa jartiyerinde kızın nişanlısı tarafından alınması sağlanır.

Damat Neden Gelini Öper?

Hristiyan geleneklerinde nikah töreni yapıldıktan sonra söylenen “gelini öpebilirsin” sözü ile birlikte damadın gelini öpmesi eskilerden beri evlilik mührü olarak görülürmüş. Aşkın öpücükle sonsuza dek mühürlenmesi için damadın gelini öpmesi gerekmektedir. Çünkü nikah sonrasında öpüşen çiftin ruhlarının birbirine geçtiğine inanılır. Düğün adetleri arasında gelini öpmenin oldukça duygusal bir yeri de vardır. Damadın gelini alnından öpmesi onu namusu olarak gördüğü ve himayesi altına aldığını ifade eder. Bu öpücük çiftlerin birbirlerini geçmişte, bugünde ve gelecekte seveceklerinin sözünün eyleme dökülmüş halidir.

Çiftin Üzerinden Neden Pirinç Atılır?

Düğün adetleri yeni evlenenlerin huzurlu, mutlu ve bereketli bir yaşantıları olmasını sağlamak için geçmişten günümüze gelen eylemlerdir. Her düğün adeti içerisinde birbirinden güzel ve gülümseten iyi niyetler yer alır. Dünyanın pek çok yerinde pirinç, tuz, bulgur gibi besin maddeleri bolluk ve bereket simgesi olarak kabul edilir. Bir çok kültürde pirinç bolluk bereketin sembolüdür. Gelenek Bu yüzden çiftlere şans getirmesi adına yapılırmış.

Alyans Neden Sol Ele Takılır?

Çok eski bilimsel araştırmalara dayanan sol elin ikinci parmağında kalbe kesintisiz giden bir damar olduğu inanışı vardı. Evliliğin kalp bağı olmasından dolayı da eski çağlardan beri evlilik yüzükleri sol ele takılmaktadır. M.Ö. 2800 yılında evliliğin sembolü olarak daire ya da halka gibi sembollerin herhangi bir başlangıç ve bitiş noktaları olmamasından dolayı sonsuzluk temsilcisi olduğuna inanılırdı. Bu inanışla birlikte gelen yüzük geleneği oldukça romantik olan bir bilimsel veri ile birleşerek sol elde kendine yer bulmuştur.

Evlilik yüzüğünün sol elin ikinci parmağında olmasına dair anlatılan bir diğer hikaye de Çin’den gelmektedir. İnanışa göre her parmak insanın hayatındaki önemli bir aile bireyini temsil eder. Orta parmak kişinin kendisini, başparmak anne ve babasını, işaret parmağı kardeşleri, serçe parmak çocukları ve yüzük parmağı da eşini temsil eder. Avuçlarını açıp orta parmağı büküp birleştirdikten sonra tüm parmaklarınız uç uca gelir. Bu parmakları birbirinden ayırmak mümkündür. Ayrılmayan tek parmak çifti yüzük parmaklarıdır.

Nikahta Neden Ayağa Basılır?

Düğün adetlerimiz arasında belki de en eğlencelilerden birisi kesinlikte nikahta sonra ayağa basmadır. Bu şeref genellikle gelinlere nail olurken zaman zaman hızlı davranan damatlar da ayağa basabilmeyi başarmaktadır. Ayağa basma geleneği üstünlük kurmaki damadın kaçışını engellemek gibi temeller üzerine kurulmuş olsa da bu gelenek oldukça eskiye dayanıyor. İnsanın evliliğinin temellerine ayağa basma ile atmayacağı gerçeğine rağmen ayağa basma oldukça sevilen gelenekler arasında yer alıyor. Damadın ayakkabısına basmak suretiyle ayakkabıyı eskitmeye ve damadın kaçmasını engellemeye çalışmak bu adetin bir parçası olsa da evin reisinin kim olacağının nikah masasında belirlenmesi olarak görülen keyifli yanı daha çok ön plana çıkmaktadır. Nikahta ayağa basarak Antik Roma’da evlilikte egemen olacak kişinin belirlenmesini sağlayan bu gelenek dünyada fazlasıyla yaygın değildir. Ayakkabı üzerinden uygulanan pek çok düğün adetimiz yabancılar ile ortak olsa da ayağa basmak yurt dışında Türkiye’de olduğu kadar yaygın değildir. Farklı kültürlerde damatların gelinlere hiç ayakkabı almamasına dayanan gelenekler vardır. Bunun temelinde de gelinin evden gitmesini önlemek yatmaktadır.

Evlilik kurumu tüm saygısı ve sevgisi ile herkesi mutlu edecek şekilde kurulmalıdır. Bu kuruluş aşamasında oluşan gerginlikleri, terslikleri ya da şansızlıkları görmezden gelmeyi sağlayacak düğün adetlerimiz ile tüm süreç çok daha keyifli olmaktadır. Geleneklerine sahip çıkan gençlerin bu gelenekleri devam ettirecekleri ve çocuklarına aktaracakları gerçeği ise toplumda herkesi mutlu etmektedir.

 

Düğünün İçin En Uygun Fiyatı Al! Kategori seçerek düğünün için arama yapmaya başla!