Yeni evlenecek çiftler, özellikle de müstakbel gelin hanım için evliliğe atılan bir adımdır kına geceleri. Bu özel gecede geçmişten günümüze gelen adetler gecenin ihtişamı için büyük önem taşır…
Mutluluk ve hüznün bir arada yaşandığı nadir gecelerdendir kına geceleri. Eskilerden bize kalmış geleneğimizin bir parçasıdır. Bir yanda yeni bir yuvanın mutluluğu, diğer yanda da baba evine vedanın hüznü vardır. Kına gecelerinin en önemli geleneği kına yakımıdır. Peki neden kına yakılır? Kına yakmak eski İslami geleneklerindendir. Eskiler kınanın, eşlerin bir ömür boyunca mutlu olması için yapıldığını söyler. Ayrıca kınanın mutlu gün sahibi çifti nazardan koruyacağına inanılır.
Kına gecesi genellikle düğünden bir gün önce kadınlar arasında yapılan bir eğlencedir. Gelin bindallı giyer ve tüm eğlence boyunca gözler onun üzerindedir. Bu eğlenceye damat tarafından gönderilen hediyeler, çerezler eşlik eder. Geline yakılacak kına da damat evi tarafından alınır. Kınanın içine bozuk para konur. Bunun sebebi, evleri bereketli olur inancıdır. Gelin kına yakılmak için hazırlanır. Gelinin arkadaşları onun etrafında kına tepsisiyle birlikte kına türküleri söyleyerek döner. Kına yakılacağı sıra gelin elini açmaz ve kaynananın gelinin eline altın veya para koyması beklenir.
Çok yaygın olmasa da bazı yörelerde damada da kına yakılır. Damada yakılacak kına kız evinde hazırlanır ve sağdıç tarafından yakılır. Kız evinden gönderilen mendil ile damadın eli bağlanır.
Kına gecesi adetleri içinde en bilinenlerinden biri de gelin hanımın ağlamasıdır. Kına gecelerinde söylenen türlü çeşitli ağıtların amacı gelini ağlatmaktır. Eğer gelin ağlamazsa, “Kocada gönlü var, ne kadar meraklıymış” deyip ayıplarmış eskiler.
Anadolu’nun çeşitli yörelerinde söylenen kına gecesi ağıtlarına örnek verecek olursak, Muğla’da gelin kınası şu ağıtla yakılır:
Ben balı pekmez sanırdım,
Çanaktan almaz sanırdım,
Anadan babadan ayrılan kızı,
El yüzüne bakmaz sanırdım.
Anadolu’da en bilinen ve hemen hemen her yörede söylenen kına şarkısı ise “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” ağıtıdır.
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar,
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler,
Uçan da kuşlara malum olsun, ben annemi özledim.
Hem annemi hem babamı, ben köyümü özledim.
Eskiden kınalar kızın yaşadığı evde, baba evinde yapılırmış. Hatta belirli günleri bile varmış. Mesela Ankara’da kınalar çarşamba günleri olurmuş. Şimdilerde bekarlığa veda partisi gibi kutlanıyor kına geceleri. Yine de geleneksel adetlerden uzaklaşmaya gerek olmamalı. Adetler devam ettirilir, kınalar yakılır, ağıtlar okunur, ıslak gözler silinir. Kına gecesinin devamında ise eğlenceye devam edilir…